İSTANBUL'DA NASIL YAŞANIR...
Bugün beni duygulandıran bir haber aldım.
“İSTANBUL'DA YAŞAMA SANATI” kitabım 16. baskısını yapmış. Bunun üzerine biraz durdum ve düşündüm.
Son zamanlarda benim bile inanmakta zorluk çekeceğim bir hayatım olduğunu farkettim.İstanbul'a ancak resmi toplantılara katılmak için gelebilir olmuşum.
Hayatım artık Ankara'da ve onun Doğu'sunda geçiyor.Halbuki eskiden tam tersiydi. Ankara'ya sadece toplantılar için gider ve aynı gün geri dönerdim. Peki İstanbul'da toplantılar dışında ne yapıyorum öğrenmek istermisiniz?...
Vakit bulursam Topkapı Sarayı'na gidiyorum. Bunun dışında özellikle büyüklerimi ve dostlarımı ziyaret ediyorum. Süratle azalmakta olan "eski adamları".
Yine öyle yaptım. 94 yaşında bir bilim adamını kendi kurduğu kütüphanesinde ziyaret ettim.
Fuat Sezgin Hoca artık İstanbul'da...
Hoca takım elbiseli ve kravatlı, masası başında çalışma halindeydi.Bana araştırma yapan gençleri gösterirken nasıl heyacanlar yaşıyordu bir görseniz.
Şimdi ben yine hoca olsam öğrencilerimi müze yerine Fuat Sezgin'e götürürdüm. Eskiden Yeşil Ev'de merhum Çelik Gülersoy'u görmeye, Kani Karaca'yı dinlemeye, Muzaffer Ozak'ı, ZiyadEbüzziya ağabeyimi, Ali İhsan Yurt, Nezih Uzel, Müfit Ekdal'ı ziyarete öğrencilerimle giderdim. Artık hiçbiri yok...
Uzun sözün kısası, İstanbul duruyor,ama eski İstanbul'un adamları gidiyor...
İstanbul'da sloganımız;
Önce adam, sonra mekan...
https://www.facebook.com/A.HalukDursun/posts/1702237613166154