Yahya Kemal, ısrarla “Türk’ün gönlünde dağ varsa Balkan’dır, nehir varsa Tuna’dır” diyor. Acaba gerçekten öyle mi? Üstadın ‘Türk’ kavramı ne şekilde oluşmuş, ‘Türk’ deyince neyi, kimi, kimleri kastetmiştir? Yoksa koskoca Yahya Kemal herkesi kendisi gibi mi zannetmekte? Bir Balkan Türk’ü olarak Türk’ün coğrafyasını Rumeli’den, dağını Balkan’dan, nehrini Tuna’dan mı ibaret saymaktadır?
Gelin, isterseniz soyunda sopunda hiç Rumelilik bulunmayan, ‘suyun öte yanından’ aileye gelme birkaç muhacir gelin dışında yakın çevresi hep Anadolu’dan olan birisi sıfatıyla durumu bir de biz değerlendirelim. Ama konuyu çok dağıtmamak amacıyla dağları, yani Balkan’ı bir tarafa bırakıp, sadece şöyle bir Tuna’ya göz atalım. Bizim gönlümüzde neyi var, neyi yok hele bir ağırlığını tartalım, sonra yola revan olup aheste aheste kültür coğrafyamızda bir dolaşalım, Tuna’yı arayalım.
Prof.Dr. Halûk Dursun'un Tuna Nehri'nin serüvenini anlattığı "Tuna Güzellemesi " yeni baskısıyla Kapı Yayınları'ndan çıktı.Tuna Güzellemesi yakın zamanda bir çok seçkin kitapçıda yerini alacak.