İçinde bulunduğumuz yaz günlerinde, Ağustos sıcağında Alanya’ya herhalde deniz, kum, güneş için gidilir. Zaten oradakilerin de o hedefe yöneldiklerini görmeyen, bilmeyen yok. Dünyanın dört bir tarafından insanlar, Alanya sahillerine koşuyorlar.
Bizde bir terslik var ki herkesin aksine sahile arkamızı dönüp, kaleye doğru tırmandık. Şimdi zannedeceksiniz ki kaleden şehrin manzarası güzel, oraya seyre çıktık? Evet, gerçekten manzarası çok güzel; ama o değil.
Kaleye heyecanla beni çıkartan orada devam eden Alanya İç Kalesi Kazısı’ydı. Kazı ekibinin yaptığı çalışmaları yerinde görmek için kaleye çıktım. Hocalarına, genç kültür-sanat insanlarına tecrübelerimi anlattım. Onların heyecanına ortak oldum.
Kazıdan çıkardıkları çini, seramik parçalarını beraber inceledik. Alaiye Selçukluları’nın kültür ve medeniyetlerini değerlendirdik.
Hava çok sıcaktı; güneşten korunmak için aşağıdakiler turistik amaçlarla plaj şemsiyesi altına, yukarda kaledekiler ise kültürel amaçlı kazı şemsiyesi altına sığınmışlardı.
Alanya tarihi kimliği ve doğal konumuyla gerçekten dünyanın gözbebeği olabilecek bir şehir. Yerli-yabancı herkes de bunun farkında…