“İncir Çekirdeği”ni kitabıma başlık olarak seçmiştim ama zeytin çekirdeği ve üzüm çekirdeğini de yabana atmamak lazım.
Son haftalarda Antalya-İzmir arasındaki sahillerde turizmcilerle toplantılar yapıyoruz. Arada fırsat bulunca hemen müzelere koşuyorum; ziyaretçi sayılarını soruyorum, durumlarını yerlerinde inceliyorum. Kazı alanlarına gidiyorum.
O kadar toplantı arasında beni en çok heyecanlandıran ne oldu, gelin anlatayım: Urla Zeytineli Köyü Zeytinyağı İşliği. MÖ 6. yüzyıldan kalma bir yağhane.
Nasıl bir ilgiyle inceledim, kazı ekibinden Ali Yaşar İplikçi’den keyifle dinledim. Zeytin benim hayatımda çok önemli yer tutar. Merak eden kitabıma (İncir Çekirdeği) baksın.
Hayallerimden bir tanesi, ana teması Anadolu’da zeytinin öyküsünden oluşan bir müze kurmak. Bu konuda son derece zengin soyut ve somut bir kültürel mirasa sahibiz.
Urla’nın Zeytinli Köyü’ndeki Zeytinyağı İşliği sorumlularından öğrendiğime göre; civarda hala aynı metotla çalışan binlerce yıllık yağhaneler varmış. Ağaçların yaş tespitini yaptırmışlar. Ürün vermeye devam eden 3000 yaşında zeytin ağaçları bulunmuş.
Klazomenai Zeytinyağı İşliği, 1992-2004 yılları arasında, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Güven Bakır’ın başkanlığını yaptığı kazı ekibi tarafından yürütülen kazı çalışmaları sonucunda deposu ve kuyuları ile birlikte tamamen ortaya çıkarılmış. Burada açığa çıkarılan eski çağ zeytinyağı işliği, Klazomenai kentinde yaşayan İonlar tarafından inşa edilmiş ve işletilmiş.
Kıyılarımızda, deniz-kum-güneş gündemi dışında arkeolojik ve etnografik konuların da gençlerin ilgi sahalarına girmesi ne kadar güzel olur…
Sahillerimiz, sadece turizm değil kültürel amaçlı da değerlendirilmeli.