Daha önce İstanbul’un kokusu konusunda bir yazı yazmıştım. Hadi şimdi de düşünelim bakalım, Anadolu’nun kokusu nedir! Aslında, benim için sorunun cevabı bulunmuş, sonuca ulaşılmıştır.
Son bir aydır, koro halinde bangır bangır tabiat bağırıyor “Ey yolcu! Durmadan geçme, doya doya içine çekmeden gitme…” diye.
Bakanlık’tan Gölbaşı’na giderken, hele yağmurlu günlerde otomobilin camını açarak tabiatın sesine ben hep kulak veriyorum. Daha doğru bir deyişle kokuya burun veriyorum.
Gölbaşı yolu, trafik yoğunluğu dolayısıyla romantizm kat sayımızı düşürüyorsa o zaman doyumsuz bir koklaşma güzergâhına doğru yola çıkıyorum. Ankara Kızılcahamam çevreyolu çepçevre bahar havasında bırakıyor yolcuları.
Son günlerde yağmurun, baharın ve kokunun tadına, keyfine doyamıyorum.
Yol kenarlarına şu iğde ağaçlarını dikenlere ölmüşlerse rahmet, sağ iseler selametler diliyorum.
Anadolu’nun, bozkırın yollarında hepinize bol iğde kokulu yolculuklar temenni ediyorum.
“Sadece bozkırlarda değil; dere boylarında, iğde kokularında dolaşmanın keyfine varın.” diyorum.
Sahillerin kokusunun ne olduğunu ise gelecek yazıya bırakıyorum.