İstanbul ile mukayese edip, biraz da hor görüp küçümsediğimiz Ankara, bize ders üstüne ders verdi; sürpriz üstüne sürpriz yaptı.
Gerçi “Ankara’nın taşına bak gözlerimin yaşına bak.” demişler ama neredeyse bir seneden beri Ankara’dayım; ayağımıza çarpan taş, gözümüzden inen yaş olmadı elhamdülillah.
Bir kere “Deniz yoksa asla gitmem Abi!” dedik, Gölbaşı’nın en mutena yerine konduk. Ankara’ya havadan inip, uçarak konmadık; tepeden inme değiliz. Sağ olsun dostlar, bizim için aradılar; makamı ve mekânı buldular; getirip bizi koydular.
Sabah baktık ki önümüzde deniz, karşımızda Elmadağ. İstanbul’da varsa Eyüp Sultan, alsana karşında Hacı Bayram; İstanbul’da Gülhane, Ulus binamızda Şelaleli Bahçe.
Geriye ne kaldı? Çınar ile erguvan.
Erguvanı, hiç ummadığım bir yerde, Başbakanlık’a giderken Meclis’in protokol bahçesinde buluverdim. Arabayı zınk diye durdurup bahçeye atlayıverdim. Tüm güvenlik kuvvetleri alarm ve panik halinde üzerime geldiler, yolumu kestiler. Ben de onlara “Telaş yok, yola devam; hedef erguvan.” dedim. Ağaca doğru gidip önce takdis edip, sonra onlara takdim edince anonslar değişti: “Asayiş berkemal, adamda var bir hal, telaşa yok mahal.”. Niyetimin ne olduğunu, ne yaptığımı merak ettiler; akabinde, benden uzunca bir erguvan dersi dinlediler. “Aman Abi! Sen arada bir yine gel.” dediler. Hatta iş o kadar uzadı ki Başbakanlık’taki toplantıya geç bile kaldım.
Çınara gelince: Emek’teki binada hiç emek harcamadan camın tam karşısında buluverdim. Tabii, İstanbul’un Osmanlı çınarları kadar yaşlanmamış, gün görmemiş, “tarihi çınar” haline dönüşememiş. Son derece diri ve genç bir Cumhuriyet çınarı. Her sabah, bakışıp selamlaşıp; birbirimize göz kırpıyoruz.
İstanbul’da dolaşırdım zaman zaman Eminönü’nü, Şimdi pek sevdim Ankara’nın bağ evlerini, Hamamönü’nü. Eski Türk Ocağı binası, tarihi Meclisler zaten Bakanlık’ta, Güzel sanatlar, resimler, heykeller bir de kütüphaneler dizimizin dibinde
Ankara Kalesi’ne de çıkmak var zaman zaman, Daha ne ister adam!
Başka ne mi ararım? Taşköprü; alsana karşında Akköprü.
Göksu’ya karşı da Çubuk.
İyisi mi kardeşim, sen İstanbul’u unut!
Sadece şunu söyleyeyim: Ankara, biraz fazla siyaset ve kulis kaynıyor.
Zannedilmesin ki bundan da şikâyet ediyorum; size, Ankara’daki durumu kısaca hikayet ediyorum.