KONUŞURKEN ISLIKLANDIM!...
İster inanın, ister inanmayın; bu ilk defa başıma geldi. Resmen beni ıslıkladılar. Allah’tan sadece beni değil; TÜBİTAK Başkanı’nı, Hacettepe Rektörünü… kürsüye kim çıktıysa ıslıklar inledi. Elle gelen düğün bayram. Gerçekten de tam manasıyla düğün bayram havasında bir konuşma yaptık.
“Gençler, stadyumda, spor salonunda değiliz. Üniversitenin konferans salonundayız ve Çanakkale şehitlerini anma programındayız. Ne yapıyorsunuz?” dedim de Allah’tan sözümü dinlediler.
TÜBİTAK’ın seçtiği liseli gençler, Hacettepe Üniversitesi’nde heyecanın, dinamizmin biraz da ortamın havasıyla coştukça coştular. Haklılar. Sonuçta Çanakkale’nin zafer kutlamasını yaptık. Zaten ıslıklar da protesto değil, sevgi dolu destek tezahüratlarıydı. Hiç de şikâyet ediyorum zannedilmesin, sadece hikâyet ettim; hoşuma bile gitti.
Allah’tan arada vermek istediğim mesajı da ilettim: “Çanakkale’de sadece gezmek değil, öğrenmek ve hissetmek.” dedim.
Bakanlık olarak Çanakkale Tarihi Alanı'nı bir açık hava milli tarih müzesi şeklinde değerlendirdiğimizi; yönetimini ve planlamasını bu amaca göre yaptığımızı; bu tarihi alanda vatan sevgisini ve kutsal değerleri canları pahasına savunan bir neslin kahramanlık hikayesini anlatmak niyetinde olduğumuzu ifade ettim.
Özellikle Alan'daki müzenin zaman ayrılarak, dikkatle incelenmesi gerektiğine inandığımı söyledim. Bakanlık tarafından bu amaçla kurulan Alan Başkanlığı'nın, bölgeye gelenlere bilgilendirme, yönlendirme ve organizasyon konusunda yardımcı olmaya hazır olduğunu bildirdim.
Özellikle yeni nesiller ve eğitim sürecindeki gençler tarafından alanın ziyaret edilmesini önemsediğimizi vurguladım. Taa Avustralya ve Yeni Zelanda'dan atalarının savaştığı topraklara gelenler olduğunu hatırlattım.