ZÜMRÜT YEŞİLLİKLER, DUMANLI DAĞLAR, KÖPÜKLÜ SULAR…
Erzurum’da kongreyi yaptıktan sonra, Ovit Dağı’na doğru tırmandık. İspir üzerinden İkizdere’ye indik. Manzara büyüleyiciydi. Ovit’teki geçitten yani Ovit Beli’nden (2600 rakımlı) kar tüneli içinden geçtik.
Başı pare pare dumanlı dağlar bizi zorladı. “Eğil dağlar eğil, üstünden aşam” diyerek; dağların dumanının yerini beyaz köpüklü sulara bıraktığı yerlere kadar yol aldık, ama sonra artık yolda kaldık. Bu kalış, yol şartlarının bizi zorladığı bir olumsuzluk yüzünden değildi. Tabiatın güzellikleri ve özellikle sular önümüzü kesiyordu. En sonunda tarihi taş köprüyü de görünce, ilerlemekten vazgeçtik, araziye yayıldık. “Al gözüm seyreyle” dedik ve Halûk’un Defteri’ne kaydettik…
İşte size taş köprüsüyle, köpüklü sularıyla ve mor, sarı renkli komar (orman gülü) çiçekleriyle Çamlık Deresi Vadisi (Kalapotamos Vadisi)…
Çamlık Deresi ve Cimil Deresi boyunca dolaştık; taş köprüler araştırdık. Yollarda rezene otuna bile rastladık. Çok şaşırdık.
Anzer Yaylası civarına zamansızlıktan çıkamadık. Ballıköy’ün ballarını tadamadık. Manle Şelalesi başlarında demli çaylar içemedik. Yabani orman horozlarını göremedik. Ayılarla selamlaşamadık. Ama hiç olmazsa Sevgili Ağabeyimiz Nevzat Köseoğlu’nu memleketinde, mahallesinde rahmetle andık. İkizdere Belediye Başkanı Hasan Köseoğlu dostumuzla da bölgenin turizm alt yapısı, tabiat ve kültür varlıkları hakkında hasbihal ettik.
Buna da şükür…