TOPKAPI’DA BAHAR
Artık öyle Fenerbahçe’nin baharını görmek, Yahya Kemal’in şiirini, Çelik Gülersoy’un hatırasını yâd etmek geride kaldı. Geçti o günler hayal oldu. Ama biz hep ne diyorduk:
Ele geçmezse eğer sevdiğimiz
Ne çare,eldekini sevmeliyiz.
Bakanlığın İstanbul’daki toplantıları, incelemeleri için her İstanbul’a geldiğimde ne yapıp edip Topkapı Sarayı’na yolumu düşürüyorum. Hiç bir şey yapamazsam, Atatürk Havalimanına giderken beş dakikalığına bile uğruyorum. Bugün de öyle oldu. Yorgunlukmuş, koşuşturmaymış, vakit darmış,hele hele ihtiyarlıkmış ne gam. Bugün Topkapı Sarayı’nda bahar bayramıydı. Birbir yerlerini tespit ettirdiğim, hazırlayıp diktirdiğim ağaçları ve çiçekleri rengârenk gördüm. Hem renk, hem de ahenk. Önce Mecidiye Köşkü altındaki erguvan bahçesine baktım. Sonra Kule Kapı parmaklıklarına sarılmış mor salkımlara, Sofa Mescidi önünde şakayıklara, avludaki leylak bahçesine ve sonra esas cümbüş meydanına artık ismi ile müsemma olan lale bahçesine. Aman ne renk ve ne zevk.
Bugün Salı, müze kapalı. Saray açık, avlular insansız, çiçekler hesapsız. Siz de bir gün gelip seyrana çıkmak, çiçek alaylarını seyretmek istemez misiniz…