NURİ ARLASEZ
Bir çocuk kadar masum, edepli, mahcup ve son derece mütevazı bir kişiydi. Kendisini ilk defa yine çok sıra dışı bir adam olan Ziyad Ebüzziya ağabeyimin evinde görmüştüm. Ayrılırken ben kendisini bırakmayı teklif etmiş ve çok zor kabul ettirmiştim. Tam manasıyla nev-i şahsına münhasır bir kişilikti. Hayatını Yaradan’ına, O’nun güzelliklerine, sanat ve kültüre vakfetmişti. Her şeye vâkıf ama hepsinden önemlisi kendisi bir vâkıf adam.
Kendisini de, elde ettiklerini de vakfeden…
Topkapı Sarayı’ndaki vakfettiği eserleri her gündeme geldiğinde ona karşı vefa borcumuzu ödeyemediğimizi düşünüyor ve üzülüyordum. Şimdi, nihayet nasip olacak. Onu hayırla ve şükranla yâd edeceğiz.
Artık, neredeyse bütün örnekleri aramızdan ayrılan o eski Osmanlı neslini, “İstanbul Efendisi”ni, o mektepli ağabeyimizi Topkapı Sarayı’nda anacağız.
Meşhur İngiliz tarihçi Toynbee’nin dostu olmuş ve Toynbee’ye “Dünyaları ayakta tutan, her memlekette gizli kalmış bu gibi kahramanlardır. Bunların yüzü suyu hürmetine memleketler ayakta kalır. Öngörülü çalışmalarıyla sadece asgari yaşamı tercih edip kendini, kurtarabildiği kadarını kurtarmaya adamış bir adam Nuri Arlasez.” dedirtmiş.
1910 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Merhum Arlasez’in, elli yıl boyunca hiçbirini elden çıkarmamacasına topladığı tekstil, levha, yazma, eser ve fotoğraflardan oluşan büyük çaplı bir koleksiyonu bulunmaktaydı.
Matbu kitaplarını ve kendi çektiği fotoğraflardan oluşan koleksiyonunu IRCICA’ya;
327 yazma, 350 levha, 90 matbu eser, 370 yabancı dilde eserden oluşan yazma ve belge arşivini Süleymaniye Kütüphanesi’ne;Cepken, işleme ve kaftanlardan oluşan tekstil koleksiyonunu Topkapı Sarayı Müzesi’ne bağışlamıştır. Onun o çok sevdiği ifadeyle: “Hâzâ min fazl-ı Rabbi”.
2000 yılında vefat eden Arlasez, vasiyeti üzerine isimsiz bir mezar taşıyla Merkez Efendi Mezarlığı’nda sırlanmıştır.
Rahmetle ve minnetle anıyoruz.