Maraş’ın kahramanlığı, er kişiliği, adamlığı meşhur. Bunları bilmeyen yok. Zanaatkârlıkları ve el sanatlarına olan maharetleri de yamandır, ama pek bilinmez. Kuyumculukta, altın işlemede son yıllarda çok tanındılar önemli bir merkez oldular.
Bizim altınla işimiz olmaz, biz bakırcıyız. Onun için altıncılara uzaktan bakıp doğru bakırcılar çarşısına yollandık. O kadar kendimizi kaybetmişiz ki ceviz oymacıların önünden bile içeri girmeden hızla geçivermişiz. Hâlbuki çeyiz sandığı da çok meşhurdur. Ceviz oymacılıkta da namları almış yürümüştür.
Bendeniz Tokat’tan getirttiğim kazanları hırsızlara kaptırdıktan sonra hayatımda doğan boşluğu Maraş Bakırcılar Çarşısı’nda kazancı dükkanlarında doldurmaya çalıştım. Ermenisi, Müslümanı eski Maraş ustalarının yaptıkları kazanları inceledim. O kadar kendimi kaptırmış kazancı dükkanlarındaki muhabbete dalmışım ki benim de dahil olduğum etkinlikteki tüm konuklar Çamlıca Tepesi’nde Maraş mutfağı örneklerini tatmaya başlamışlar. Nedense kazancılarla, bakırcılarla, ağaç oymacılarla konuşmak beni çok keyiflendiriyor. O sohbetler çok doyurucu geliyor. O kadar ki keçi sütünden yapılmış bir dondurmayı bile yemeden Maraş’tan ayrıldık.
Kazan konusu ne oldu diyenlere şu kadarını söyleyeyim, hırsızlara yeni malzeme vermeye, hedef göstermeye gerek yok. Çok merak eden olursa Maraş Çarşısı’nda meşhur Kalaycıoğlu Mustafa Usta’dan araştırabilir.
Malum hırsızlar, kazan kaldırmayı çok severler, fakat söylemedi demeyin bir daha böyle bir eyleme niyetlenirlerse onlar için en acısından Maraş pul biberini hazırladım, ağızlarına süreceğim…