BEYLERBEYLİ OLAMIYORUZ!...
Ne yapsam olmuyor, olamıyor! Ne kadar uğraşsam, ne kadar gayret etsem, ne kadar hazırlık yapsam, ne kadar müdahale etsem olmuyor. Belki buna da şükür diyerek kendimi teselli edebilirim. Yükümü hafifletebilir, acımı dindirebilirim. Ama gerçekten çok üzülüyorum.
Sen bütün ince ayrıntıları düşündüğünü zannet, ama sonunda “Zor oyunu bozarmış”. Aynen öyle oldu, zor oyunu bozdu. Şu yanda görülen şadırvanı akıtmak, gül yapraklarıyla donatmak, gülsuyuyla kokutmak için ne kadar emek vermiştik. Enderun Avlusu’unda neyzenleri revaklar altında, havuzların başında dinletmek için ne kadar heveslenmiştik.
Kılık-kıyafette eskiye göre çok iyiydik. Fakat hal ve gidiş yine zayıftı. Hele içeri giriş bir felaketti!
Heyhat eski Boğaziçi Vapuru’na iskeleden itiş kakış binmek isteyen Çengelköylüler ve Kuzguncukluların halinden kendimizi kurtarıp bir türlü Beylerbeyli olamadık,Saray'da teşrifata uyamadık!
Sakın kimse bana “ele geçmezse eğer sevdiğimiz, eldekini sevmeliyiz” demesin. Yoksa, benden bu kadar diyeceğim…