Bu sabah, Coşkun Yılmaz Hocam göndermiş bu resimleri. Hem de bir başlık atmış “Geçmiş Zaman Olur Ki” diyor. Gerçekten de hayali cihan değer….
Bir zamanlar, İstanbul’da Bağlarbaşı’nda Üsküdar sohbetleri yapardık. Nezih Uzel ağabeyimle beraber. İçinde tarih, sanat, hatırat, tasavvuf, mimari ve dahi mutlaka musiki olan Hüseyin Baykara meclisi oluştururduk. Sadece biz de konuşmaz, dinlemeye gelenleri de alırdık sahneye.
Açıkçası, beni hislendirdi bu eski günlerin hatırası. Nezih ağabeyimin kendine has üslubu, Prof. Dr. Saadettin Ökten’in çelebiliği, dönemin Üsküdar Belediye Başkanı merhum Mehmet Çakır’ın samimiyeti ve kültüre olan yakınlığı.
Fotoğrafta ben, önümde oturan ağabeylerimin muhabbetine hayran hayran bakıyorum. Aziz ve kadim dostum Prof. Dr. İskender Pala ne kadar şık. Başkanla Coşkun Hoca ise ayrı bir âlem.
Aşağıdaki kalabalık fotoğrafta ise kimler var kimler…
Zamanın Kadıköy Kaymakamı şimdiki Giresun Valisi Hasan Karahan, o zamanki Üsküdar Kaymakamı şimdiki Urfa Valisi İzzettin Küçük, Prof. Uğur Derman ve Çiçek Derman, Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Mustafa Küçükaşçı, hatta Ayasofya Müzesi eski Müdürü merhum Mustafa Akkaya ve tabii Üsküdar’ın son efendilerinden Eczacı Memduh Ağabeyimiz, eski dostum Hadi Uzun, bizim Doç. Dr. Ali Satan ve gençlerden Furkan, Mesut, Yalçın ve başka birçok Üsküdarlı.
Şimdi gelelim sana Coşkun kardeş. Bize ne yaptığının farkında mısın!...
Ne güzel Ankara’ya alışmış, İstanbul’u geride bırakmıştık. Nereden aklına geldi sabah sabah bu eski fotoğrafları göndermek!... Fethi Paşa Korusu’nda erguvanların açıp açmadığını merak ettirmek, Kanaat’te süt kuzuyu, koyun yoğurdunu hayal ettirmek…
Hepsi bu kadar da değil…
Bir taraftan da biraz hüzün, biraz melal, biraz hasret ve çokça da aramızdan ayrılanlara rahmet var…